Uydurma Hadisler 3

43. Örümcek şeytan olup Allâh onun şeklini değiştirmiştir, dolayısıyla onu öldürün

( العنكبوت شيطان مسخه الله ؛ فاقتلوه )

Hadis uydurmadır.

İbn  Adiy102[102]   rivâyet  etmiştir.  Râvilerinden  olan  Mesleme  hakkında  şöyle  der:  « Meslemenin hadisleri, tamamen veya genelde mahfûz değildir.» Bu hadisin bâtıl olduğuna başka bir delilde, Müslim103[103] de gelen hadisle çatışmasıdır. ( Allâh hayvana dönüştürdüğü hiçbir şeye nesil ve soy kılmamıştır )

İbn  Hazm  Muhalla104[104]  da  şöyle  der:  «  Maymun  ve  domuz  dışında  gelen  her  mesh (dönüştürme), batıl, yalan ve uydurmadır.» Ancak es-Suyûtî adeti üzere yine muhâlefet ederek hadisi Câmi de zikreder!

 

44. Her kim Kur’an dan başkasıyla şifa isterse, Allah Teâla ona şifa vermesin

( من استشفى بغير القرآن ؛ فلا شفاه الله تعالى )

Hadis uydurmadır.

es-Sâgânî el-Ehâdis el-Mevdûa105[105]  da zikreder. el-Aclûnî el-Keşf106[106]  te buna katılır. Hadisin aslını el-Vahidî Tefsirinde107[107] rivâyet eder. Râvilerinden olan İbnu’l-Hâris’in hadisi terkedilmiştir. ez-Zehebî Tarihu’s-Sahâbe adlı kitabında bu haberin sahih olmadığına işaret etmiştir. Bu hadis maddi tedaviyi terkedip, yanlız Kur’ân tilâvetine güvenmeye işaret etmektedir. Bu ise Resul (s.a.s.)’in kavlî ve fiili sünnetiyle uzak ve yakından uyuşmamakta. Resûl (s.a.s.) defalarca maddi tedavi ile muâlece olup bunu emretmiştir. Şöyle buyurur: (Ey  Allâh’ın  kulları!  Tedavi       olun  ;  Allâh indirdiği  her  hastalığa  bir de  ilaç indirmiştir ) Bu hadisi el-Hâkim sahih bir senedle rivâyet etmiştir.

 

45. Allâh Azze ve Celle ve Melekleri cuma günü sarık saranlara salât getirirler108[108]

( إن الله عز وجل وملائكته يصلون على أصحاب العمائم يوم الجمعة )

Hadis uydurmadır.

İbnu’l-Cevzî109[109]   şöyle  der:  «  Bu  hadisin  aslı  yoktur,  (ravilerinden  olan)  Eyyub teferrud  etmiştir.  Ezdî  şöyle  der:  Bu  hadis  Eyyub’un uydurmasıdır,  Yahyâ  b.  Main  onun yalancı olduğunu söylemiştir, ed-Dârekutnî de onu terketmiştir.»

 

46. Üç şeyden dolayı Arabları sevin ; Çünkü ben arabım, Kur’ân arabçadır, Cennet ehlinin dili de arabçadır.110[110]

( أحبو العرب لثلاث ؛ لأني عربي ، والقرآن عربي ، وآلام أهل الجنة عربي )

Hadis uydurmadır.

Bu senedin üç tane illeti vardır:

İlki: Ravilerinden olan el-Alâ b. Amr hakkında ez-Zehebî metrûk olduğunu söyler, İbn Hibbân ise, mutlak olarak kendisiyle ihticac etmenin câiz olmadığını söyler.

İkincisi: Diğer bir râvi olan Yahyâ b. Yezîd, muhaddislerce zayıf addedilmiştir.

Üçüncüsü: İbn Cureyc hadisi an ana sigasıyla rivâyet etmiştir. Kendisi müdellistir. Hadisi   İbnu’l-Cevzî111[111]    el-Ukaylî’nin   yoluyla   zikrederek,   el-Ukaylî’den   hadisin münker olduğunu ve aslının olmadığını aktarır.

 

47. Ben arabım, Kur’ân arabçadır, Cennet ehlinin lisanı da arabçadır.112[112]

( أنا عربي ، والقرآن عربي ، ولسان أهل الجنة عربي )

Hadis uydurmadır.

Râvilerinden  olan  Şibl  b.  el-Alâ  b.  Abdurrahman  hakkında  İbn  Adiy;  «  Münker rivâyetleri vardır » der. Hâfiz el-Irâkî113[113]  de şöyle der: « Ancak (râvilerinden olan) Abdul Azîz b. İmrân ez-Zührî hakkında en-Nesâî ve başkaları metrûk olduğunu söylerler. el-Buhârî hadisinin yazılmayacağını bildirir. Dolayısıyla bu hadis sahih değildir. »   İbn Arrak114[114]  ta bu hükme katılır. Bu  rivâyetin  Allâh  Resûlu (s.a.s.)’e  nisbetinin  bâtıl  olduğuna  bir  başka  delilde, (s.a.s.)’in arablığıyla övünmesidir. Bu ise, İslam’a göre tuhaf sayılıp şu âyetle uyuşmaz: (Muhakkak    ki     Allâh     yanında     en değerli     olanınız, O’ndan en çok korkanınızdır.)115[115]

Aynı zamanda sahih hadislerle de uyuşmaz:

( Arabın arab olmayana üstünlüğü yoktur ... üstünlük ancak takva iledir.)116[116] Ebû Dâvut ve et-Tirmizi’nin hasen olarak rivâyet ettikleri başka bir hadiste: (Gerçekten Allâh Azze ve Celle sizlerden câhiliyye âdetini ve ecdâd ile övünmeyi gidermiştir.  İnsanlar  Âdem’in  çocuklarıdır,  Âdem  ise topraktandır.  Mümin  takvalı  , facir ise şakî olandır. Bazıları cehennem kömürü olan insanlarla övünmeyi bıraksınlar. Yoksa Allâh’ın yanında, ağzı ile pisliği iten böcekten  daha değersiz olurlar. ) Allâh  Resûlu  (s.a.s.)  ümmetini  bu  şekilde  yönlendiriyor  ise,  onun  yasakladığı şeyi  kendinin yapması hiç bir zaman makûl değilir.

 

48. Arablar itibarını kaybedince, İslâm da itibarını kaybeder.117[117]

( إذا ذلت العرب ؛ ذل الإسلام )

Hadis uydurmadır.

Ebû Hâtim şöyle der: « Bu hadis bâtıldır aslı yoktur.» Hadisin iki tane illeti vardır:

İlki: Ravilerinden olan Muhammed b. el-Hattâb, hâli itibarıyla mechûldur.

İkincisi: Ali b. Zeyd zayıftır.

Hadis  mana  itibarıyla  batıl  bir  manaya  delâlet  etmeseydi,  zayıf  hükmü  ile yetinirdik. Çünkü İslâm’ın izzeti Arablarla bağlantılı değildir. Tam tersine Allâh İslâm’ı Arab   olmayan   müminlerle   de   izzetli   kılmıştır.   Özellikle Osmanlı   devletinin   ilk zamanlarında  böyleydi.  Allâh  İslâmı   onlarla güçlendirmişti,  ta  ki  hükümdarlıkları Avrupanın ortasına kadar uzanmıştı. İslâm’dan saparak Avrupa kanunlarına yönelip, hayırlı  olanı  hayırsız  olan  ile değiştirdiklerinde  otoriteleri,  hem  orada  hemde  diğer topraklarda  giderek  kayboldu.  Öyle  oldu  ki,  hükümranlığı  kendi  topraklarında  dahi kalmadı!  O  topraklarda  müslüman  olduklarına  delâlet  eden  az  bir  belirti  kaldı. Böylelikle kuvvet ve izzetten sonra, bütün müslümanlar arabıyla acemiyle boyun eğip alçaldılar.  Kafirler  topraklarına  girerek,  çok  azı   hâriç  müslümanlar  zillet  altında yaşamaya  mahkûm  oldular.  Ekonomi  gibi  bir çok  tasarı  adı  altında  bu  toprakları kafirler sömürmeye başladılar! Böylece  İslâmın,  arab  ve  acemin  düşmesiyle  zelîl,  güçlenmesiyle  de  izzetli olacağı sabitleşir. ( Arabın arab olmayana üstünlüğü ancak takvadadır) Allâhım!  müslümanlara  izzet  nasib  eyle,  onlara  Kitâbına  ve  Peygamberinin sünnetine dönmelerini ilham et. Tâ ki İslâm onlarla güçlenmiş olsun.

Ancak bu durum, arab cinsinin diğer ümmetlerin cinsinden daha üstün olmasına engel   değildir.Arab   cinsinin   üstün   olması   konusu   Ehlî   Sünnetin’de  görüşüdür. Konuyla ilgili sahîh hadisler vardır, bunlardan bir tanesi de şudur: ( Allâh İbrâhim’in çocuklarından İsmâil’i seçmiştir. İsmâil’in çocuklarından da Benî Kinâneyi, Benî Kinâne’den Kureyşi, Kureyşten Benî Hâşimi seçmiştir. Beni de Benî Hâşimden seçmiştir.)118[118]

Ancak bu fazîlet, Arab olanın kendi cinsiyle övünmesine götürmemesi gerekir. Çünkü İslâm bu cahiliyye âdetini ibtâl etmiştir. Aynı zamanda bizlerin de Arabların bu üstünlüğe  hak  sahibi  olmalarının  sebebini  de  bilmemezlikten  gelmememiz  gerekir. Onlar  akıl  ve  lisanlarıyla,  ahlak  ve  amelleriyle temâyüz  etmişler,  güzel  sıfatlarıyla diğer  ümmetlere  İslâm  davetini  taşımada  ehil  kılınmışlardır.  İşte  arab  olan  kimse bunu bilir ve korur ise, kendinden öncekiler (selefleri gibi) İslâm davetinin taşınmasında namzet bir üye olur. Ama o, bütün bunlardan soyutlanırsa o zaman hiç bir fazîleti olmaz. Bilâkis   İslâm ahlâkı  ile nitelenen bir  acem şüphesiz ondan daha hayırlıdır. Gerçek üstünlük Allâh’ın, Muhammed (s.a.s.)’le birlikte gönderdiği imân ve ilme  tâbi  olmak  iledir.  Üstünlük  Kur’ân  ve  Sünnette  gelen  belirli  isimlerledir;  İslâm, İmân, İyilik, Takvâ, İlim, Amel ve İhsân gibi. İnsanın sadece arab veya acem olması, hiç bir üstünlük kazandırmaz.

49. Yemekten önce karpuz mideyi iyice yıkar, hastalığıda kökünden giderir.119[119]

( البطيخ قبل الطعام يغسل البطن غسلا، ويذهب بالداء أصلا )

Uydurmadır.

Ravilerinden  olan  Ahmed  b.  Yakûb’un       hadis  uydurduğunu  el-Beyhakî  ve  el- Hakim beyan eder. es-Sahâvî şöyle der: « Ebu Umer en-Nukânî karpuzun fazileti hakkında bir cüz tasnif etmiştir, bütün hadisleri batıldır.» 120[120]

 

50. Yemeğin bereketi, öncesinde ve sonrasında abdest almaktır.121[121]

( برآة الطعام الوضوء قبله وبعده )

Zayıftır. Ravilerinden  olan  Kays  b.  Rabi’nin  zayıf  olduğunu  Ebû  Davut  ve  et-Tirmizî söyler.

Bu konuyla ilgili başka bir hadiste: ( Her kim Allah’ın onun evinin hayrını çoğaltmasını severse, öğlen yemeği hazır olduğunda ve kaldırıldığında abdest alsın )122[122] Ancak hadis münkerdir. el-Münzirî  şöyle  der:  «  Süfyan  yemekten  önce  abdest  almayı  kerih  görürdü.  el- Beyhakî derki: aynı şekilde Malik b. Enes’te kerih görürdü. Yine arkadaşımız eş-Şafii abdestin terkini mustehab görmüştür, İbn Abbas hadisini delil getirmiştir. (Peygamber  (s.a.s.)’in  yanındaydık  ve  helâya  gitti,  sorada  döndü.  Yemek getirildi  ve  dendi  ki:  Abdest  almayacakmısın?  O  da,  namaz kılmayacağım  ki abdest alayım, dedi)» 123[123] et-Tirmizî ve Ebû Davut’un rivayet ettikleri hadiste şu fazlalık vardır: (Ancak namaza kalktığımda abdest almakla emrolundum ) Bazıları bu  hadiste  geçen  el-Vudû  yâni  abdest  kelimesini  yalnız  ellerin  yıkanması olarak       tevil     ederler. Ancak bu mâna Peygamber (s.a.s.)’in  sözlerinde bilinmemektedir.  Eğer  hadis  sahih  olmuş  olsaydı,  yemek  öncesi  ve  sonrası  ellerin yıkanmasının istihbabına delil olurdu ve hadisin bu şekilde tevili de caiz olmazdı. Yemekten  önce  ellerin  yıkanmasına  gelince  ;  ellerin  pis  olması  gibi,  yıkanmasını gerektiren bir durum var ise, yıkamak meşrûdur. Netice  olarak;  ellerin  yemekten  önce  yıkanması,  hadis  sahih  olmadığından  ibâdet değildir. Mâna olarak makûldur, kirli ise meşrûdur, yoksa değildir.

 

51. Gerçekten her şeyin bir kalbi vardır, Kur’an’ın kalbide ( Yâsindir ). Kim onu okursa sanki Kur’an’ı on kere okumuş gibidir.124[124]

( إن لكل شيء قلبا ، وإن قلب القرآن (يسن) ، من قرأها ؛ فكأنما قرأ القرآن عشر مرات )

Hadis uydurmadır.

et-Tirmizî, ravilerinden olan Hârûn b. Muhammed’in meçhûl olduğunu söyler. ez- Zehebî  de  bu  hadisi  onun  uydurduğunu  zikreder.  Ebû  Hâtim  ise  hadisin  batıl  olup, aslının olmadığını bildirir. Ancak  es-Suyûtî  adeti  üzere  rivayeti  el-Câmi  es-Sagir  adlı  kitabına  alır!  es- Sabûnî de İbn Kesir’in muhtasarında125[125]  zikreder! Zannınca sadece sahih hadisleri zikredecekti!  O  nerede  bunu  yapmak  nerede;  bu  kuru  bir  iddiadan  başka  bir şey değildir!

 

52. Kimin çocuğu olurda ona bereket talebiyle Muhammed ismini verirse; o ve çocuğu cennettedir )126[126]

( من ولد له مولود، فسماه محمدا تبرآا به؛ آان هو ومولوده في الجنة)

Hadis uydurmadır.

İbn  Kayyım,  ravilerinden  olan  Hâmid  b.  Hammâd  el-Askerî  yüzünden,  hadisin bâtıl olduğunu belirtir. eş-Şeyh el-Kâri127[127]  de ona katılır.

Bu araştırmayı gözden kaçıran el-Munâvî es-Suyûtî’nin hadisi hasen saymasına katılır. Dolayısıyla buna aldanma.

 

53. (Bir saat düşünmek, altmış sene ibâdetten daha hayırlıdır )128[128]

( فكرة ساعة خير من عبادة ستين سنة )

Bu söz uydurmadır. İbnu’l-Cevzi, ravilerinden olan Osman b. Abdullah el-Kuraşi ve İshak b. Nuceyh el-Malatî’nin yalancı olduklarını söyler.129[129]

Diğer bir rivayette ise: (Gece ve gündüzün farklılığındaki bir saatlik düşünce, bin senelik ibâdetten daha hayırlıdır)130[130]

Bu  hadis  te  uydurmadır.  Çünkü  ravilerinden  olan  Said  b.  Meysere  güvenilir ravilerden   uydurma   rivayetlerde   bulunmuştur.   Buna   rağmen   es-Suyûtî   rivayeti kitabına almıştır!

 

54. Cami komşusunun namazı, ancak camidedir.131[131]

( لا صلاة لجار المسجد إلا في المسجد )

Hadis zayıftır.

Ravilerinden   olan   Süleyman   b.   Davut   el-Yemâmî   zayıftır.   el-Buhârî   onun hakkında:  «  hadisi  münkerdir  »  der.  Yanî  bu  kişinin  hadisini  rivayet  etmek  helâl değildir. Cemaat namazıyla ilgili gelen sahih hadisin lafzı şöyledir: (Kim özürü olmadığı halde ezanı duyarda (camiye) gelmez ise,  namazı yoktur)132[132] En-Nevevî, el-Askalânî ve ez-Zehebî hadisin sahih olduğunu söylemişlerdir.

 

55. Cuma fakirlerin haccıdır, diğer bir lafızda : Miskinlerin.133[133]

( الجمعة حج الفقراء ، وفي لفظ: المساآين )

Hadis uydurmadır.

Ravilerinden  olan  Mukâtil  yalancıdır.  Dolayısıyla  es-Sagânî  ve  İbnu’l-Cevzî rivayeti, uydurma hadisleri topladıkları kitablarında zikrederler.

 

56. Tavuk, ümmetimin fakirlerinin koyunudur. Cuma’da fakirlerinin haccıdır.134[134]

( الدجاج غنم فقراء أمتي ، والجمعة حج فقرائها )

Hadis uydurmadır.

Ravilerinden olan Abdullâh b. Zeyd yalancıdır, hadis uyduran birisidir. el-Munâvî135[135]   bu  ve  bir  önceki  rivayetin  uydurma  olduğunu  ez-Zehebi’den nakleder.

 

57. Biriniz hanımıyla veya cariyesiyle ilişkide bulunduğunda, edep yerine bakmasın, çünkü bu körlük bırakır.136[136]

( إذا جامع أحدآم زوجته أو جارية ؛ فلا ينظر إلى فرجها، فإن ذلك يورث العمى )

Hadis uydurmadır.

İbnu’l-Cevzî  rivayeti  el-mevdûât  adlı  kitabında  zikreder.  İbn  Hibbân  ve  Ebu Hatim er-Râzi rivayetin uydurma olduğunu söylerler.

İbn Salâh hadisin gerçek illetine vakıf olmadığı için, isnadın ceyyid (iyi) olduğunu söyler.  Ancak  İbn  Salâh,  kendisinin  koyduğu  ve  daha  önce  kimsenin  söylemediği kaideye  muhalefet  ederek  bu  hadisin  kuvvetli  olduğunu  söyler.  İbn  Salâh’a  göre, kendisinin  yaşadığı   o  asırlarda  artık  hadis  hakkında  sahih  hükmünün  verilmesi kesilmişti,  dolayısıyla  hiç  kimsenin  tashih  etme  hakkı  yoktu!137[137]   Ona  göre  vacib olan;  daha önceki  hadis  imamlarının  hükümlerine  tabi  olmaktır.138[138]   Ancak  bu kaideye nereye dayanarak burada muhalefette bulundu ve iki büyük hadis imamımın uydurma hükmünü verdikleri hadisin, sahih olduğunu söyledi? Doğru  anlayış,  hadisin  batıl  olduğuna  delildir  İlişkiye  nisbetle  edep  yerine bakmanın  haram  kılınması,  vesilelerin  haram  kılınması  babındandır.  Allâh  Teâla erkeğe zevcesiyle ilişki izni verdiyse, zevcesinin edep yerine bakmasını yasaklaması nasıl kavranabilir?! Bunu Aişe validemizden gelen hadis teyid eder, O şöyle der: (Ben  ve  Allâh  Resûlu  (s.a.s.)  aramızdaki  bulunan  bir kaptan  gusül  alırdık. Benden  önce  davranırdı,  bende  ona  :  bana  da  bırak,  bana  da  bırak  derdim)139[139] Bu   hadisten   anlaşılan   edep  yerine   bakmanın   caiz   olduğudur.   Bunu   İbn Hibban’ın Süleyman b. Musa yoluyla naklettiği rivayet destekler: Süleyman b. Musa erkeğin zevcesinin edep yerine bakması hakkında sorulur? Bunu Atâ’ya sordum der, o da: Aişe’ye sordum, bu hadisi mâna olarak zikretti der. Hafız  b.  Hacer  şöyle  der:  « Bu hadis  erkeğin  zevcesinin  avret  mahalline  ve zevcenin de erkeğin avret mahalline bakmasının cevazına delildir.»140[140] Bu,  açıklığa  kavuştuğuna  göre,  öyleyse  gusül  veya  temas  esnasında  bakmak arasında hiç bir fark yoktur. Böylece yukarıdaki hadisin bâtıl olduğu açığa çıkar.

 

58. (Biriniz (zevcesiyle) temas ettiğinde, avret mahalline bakmasın, çünkü bu körlük bırakır, çokta konuşmasın, çünkü bu da dilsiz bırakır )141[141]

( إذا جامع أحدآم ؛ فلا ينظر إلى الفرج ، فإنه يورث العمى ، ولا يكثر الكلام ؛ فإنه يورث الخرس )

Hadis uydurmadır.

Ravilerinden  olan  Muhammed  b.  Abdurrahman  el-Kuşeyrî,  yalancı  olup  hadisi tekedilmiştir.

59. Kadınlar ile olan temasta fazla konuşmayın, çünkü dilsizlik ve kekeleme ondan meydana gelir.142[142]

( لا تكثروا الكلام عند مجامعة النساء ؛ فإن منه يكون الخرس و الفأفأة )

Hadis çok zayıftır.

Rivâyetin  dört  tane  illeti  vardır,  dolayısıyla  rivâyet  çok  zayıf  olduğundan  delil teşkil etmez.

 

60. (Kim cuma günü ikâmet diyârından sefere çıkarsa, melekler yolculuğunda refakatçısı olmaması için aleyhine duâ da bulunurlar ) 143[143]

( من سافر من دار إقامته يوم الجمعة ؛ دعت عليه الملائكة أن لايصحب في سفر )

Hadis zayıftır.

Rivâyet  İbn  Lehi’a  sebebiyle  zayıftır.  Rivâyet  bir  başka  yoldan  da  gelmiştir, ancak uydurmadır. İlâve olarak (... haceti giderilmemesi için ...) fazlalığı vardır. Ayrıca el-Gazâlî rivâyeti (el-İhya)’da zikreder! Sahih sünnette cuma günü yolculuğa çıkmayı yasaklayan hiç bir delil yoktur. Esved b. Kays’ın babasından rivâyet ettiği bir eserde : (Umer  (r.a.)  yolculuğa  istekli  bir  adam  görür.  Onun  şöyle  söylediğini duyar : “Bugün cuma günü olmasaydı çıkardım” deyince Umer (r.a.) şöyle der: “Çık, çünkü gerçekten cuma yolculuğa mani değildir”.)144[144] Bu sened sahihtir, ravilerinin hepsi güvenilirdir.

 

61. Hac evlilikten öncedir.145[145]

( الحج قبل التزوج )

Hadis uydurmadır.

Senetteki iki râvi hadis uydururlar. Buna rağmen es-Suyûtî rivâyeti el-Câmi de zikreder.

Rivâyetin diğer bir lafzı şöyledir:

 

62. Kim hacca gitmeden önce evlenirse, günah ile başlamıştır.146[146]

( من تزوج قبل أن يحج ؛ فقد بدأ بالمعصية )

Hadis uydurmadır.

 

63. Akîk’ten yüzük takın, çünkü gerçekten akîk bereketlidir.147[147]

( تختموا بالعقيق ؛ فإنه مبارك )

Hadis uydurmadır.

Râvilerinden olan Yakûb b. İbrahîm ez-Zührî, yalancı ve hadis uyduran birisidir. Hafız  es-Sahâvî,  akîk  taşı  ile  ilgili  gelen  rivayetlerin  hepsinin  bâtıl olduğunu söyler. Gerçi  konu  ile  ilgili  rivayetler  değişik  lafızlar  ve  senedlerle  gelmesine  rağmen hadisi   kuvvetlendirmemektedir.   Zayıflığın   sebebi,   zabtın   ve   hıfzın   zayıflığından kaynaklanmış ise, yolların çokluğu hadisi kuvvetlendirir. Ancak durum burada   böyle değildir. Bilâkis konu ile ilgili rivayetlerin geneli yalan ile itham edilmiş ravilerden hâli değildir. Ayrıca lafızlar arasında şiddetli bir çelişki görülmektedir, yukarıda:

( Çünkü gerçekten akîk bereketlidir ) olarak gelir. Diğer bir rivâyette :

 

64. ...çünkü gerçekten akîk fakirliği yok eder.148[148]

( تختموا بالعقيق ؛ فإنه ينفي الفقر )

Hadis uydurmadır.

Diğerinde :

65. ...çünkü gerçekten akîk işi başarılı kılar, sağ el de ziynete daha hak sahibidir 149[149]

(تختموا بالعقيق ؛ فإنه أنجح للأمر ، واليمنى أحق بالزينة )

Hadis uydurmadır. Başka bir rivayette :

66. Akîk’ten yüzükler takın, çünkü gerçekten üzerinde olduğu müddetçe birinize üzüntü isabet etmez.150[150]

( تختموا بالخواتم العقيق ؛ فإنه لا يصيب أحدآم غم ما دام عليه )

Hadis uydurmadır. Bir diğerinde :

67. Kim akîk’ten yüzük takarsa, hayır görmeye devam eder.151[151]

( من تختم بالعقيق ؛ لم يزل يرى خيرا )

Sonuç  olarak  ;  akik  taşından  yüzük  edinme        hakkında  gelen  hadislerin  hepsi bâtıldır.

 

68. Amellerin efendisi açlıktır, nefsin zilleti de yün elbisedir

( سيد الأعمال الجوع ، وذل النفس لباس الصوف )

Bu sözün aslı yoktur. el-Irâkî152[152]   ve es-Subkî153[153]  aslını bulamadıklarını söylerler.

 

69. ( Fikir ibâdetin yarısıdır, az yemekte ibâdetin kendisidir.

( الفكر نصف العبادة ، وقلة الطعام هي العبادة )

Bu söz batıldır. el-Irâkî154[154]  aslının olmadığını ifade eder.

 

70. Oruç tutun sıhhat bulun.155[155]

( صوموا تصحوا )

Hadis zayıftır.

Ravilerinden olan Züheyr b. Muhammed  Şamlılar’dan  olan  rivayetinde  zayıftır. Dolayısıyla hafız el-Irakî156[156]  senedin zayıf olduğunu belirtir.

 

71. Seni israf etmekten sakındırırım ; gerçekten günde iki kere yemek israftandır.157[157]

( إياك والسرف ؛ فإن أآلتين في يوم من السرف )

Hadis uydurmadır.

el-Gazâlî  İhyâ  da,  bu  sözü  Peygamber  (s.a.s.)’in  Aişe  (r.a.)’ya  söylediğini zikreder.  el-Irakî  İhyâ  üzerine  yaptığı  çalışmada,  rivâyetin  zayıf olduğunu  söyler. Ancak rivâyet zayıflıkta kalmaz, çünkü râvilerinden olan Muhammed b. el-Hüseyn es- Sûfî Tasavvufçular için hadis uyduran birisidir.

 

72. Peygamber (s.a.s.) bir ihtiyacı unutma endişesi duyduğunda, hatırlaması için eline ip koyardı.158[158]

( آان إذا أشفق من الحاجة أن ينساها ؛ جعل في يده خيطا ليذآرها )

Hadis batıldır.

Râvilerinden  olan  Sâlim  b.  Abdul-A’lâ  hadisi  terkedilmiş  olup,  kendisi  güvenilir râviler üzerine hadis uyduran birisidir. Bu rivayetle çakışan diğer bir rivâyette:

 

73. Kim ihtiyacını hatırlatması için yüzüğünü veya sarığını döndürür, yahut parmağına ip bağlarsa; Allah Azze ve Celle’ye şirk koşmuştur. Çünkü ihtiyaçları hatırlatan Allâh’dır.)159[159]

( من حول خاتمه، أو عمامته، أو علق خيطا في أصبعه ؛ ليذآره حاجته؛ فقد أشرك بالله عز وجل ، إن

الله هو يذآر الحاجات )

Hadis uydurmadır.

Râvilerinden  olan  Bişr  b.  el-Hüseyn,  diğer  bir  râvi  olan  ez-Zübeyr’den  bâtıl rivâyetler  nakleder.  Bu  kişi  aynı  râviden  yüz  elli  hadise  yakın uydurma  bir  nüsha rivâyet etmiştir.160[160]

 

74. Komşunun hakkı kırk eve kadardır. Böyle, şöyle ve böyle ; sağdan ve soldan, önden ve arkadan.161[161]

( حق الجوار إلى أربعين دارا، وهكذا، وهكذا، وهكذا ؛ يمينا وشمالا، وقدام وخلف )

Hadis çok zayıftır.

Komşuluğu  kırk  evle  sınırlandıran  hadisler  sahih  olmayıp  zayıftır.  Görünen, bunun örf ile sınırlandırılmasıdır, Allah en doğrusunu bilir.

 

75. Katil maktulun üzerinde hiç bir günah bırakmamıştır.

( ما ترك القاتل على المقتول من ذنب )

Bunun aslı yoktur.

Hadis    kitablarında     bu     rivâyetin     sahih,    hasen     veya     zayıf     bir    senedi bilinmemektedir. Kıyâmet  günü  maktûl  olan,  kâtilden  istekte  bulunur  ve  kâtilin  hasenatları  bu  zülme yeterli gelmez, böylece maktûlun kötülükleri kâtile tahvîl edilir. Sahih Müslim’de gelen hadiste buna işâret edilir:

(Ümmetimden iflâs eden odur ki, namaz, zekât ve oruçla gelir. Ancak bunu kötülemiş,  onu  lekelemiş,  bunun  malını  yemiş,  onun  kanını  dökmüş,  buna vurmuş olarak  gelir.Buna  hasenatlarından  verilir,  diğerine  hasenatlarından verilir. Aleyhine olanlar bitmeden önce, hasenatları bittiğinde, onların günahlarından alınır ve onun üzerine atılır sonra da ateşe atılır.)

76. Allâh Resûlu (s.a.s.) sakalının boyundan ve eninden alırdı.162[162]

( آان يأخذ من لحيته ؛ من عرضها وطولها )

Hadis uydurmadır.

Ravilerinden olan Umer b. Hârûn el-Belhî hakkında el-Buhârî şöyle der : « Bu hadisten başka, aslı olmayan veya tek kaldığı hiç bir hadisini bilmiyorum.»

Ukaylî de şöyle der: « Bu hadis ancak onunla bilinir, ve Peygamber (s.a.s.)’den iyi senedlerle şöyle dediği sabittir : (Sakalınızı uzatın, bıyıklarınızı kısaltın)163[163]» Yine bu râvi hakkında İbn Maîn   « pis bir        yalancıdır » der. Sâlih Cezer’e de «yalancı » olduğunu söyler.

 

77. Yer yüzü suyun üzerindedir, su kayanın üzerindedir, kaya da balinanın sırtı üzerinde olup iki tarafı arş ile buluşur. Balina da ayakları havada olan meleğin sırtının üst kısmındadır.164[164]

( الأرض على الماء، والماء على صخرة، والصخرة على ظهر حوت يلتقي حرفاه بالعرش، والحوط

على آاهل ملك قدماه (في) الهواء )

Hadis uydurmadır. Rivâyet isrâiliyâttandır. Râvilerinden olan Saîd b. Sinan ithâm edilmiştir.

 

78. Âdem su ve çamur arasındayken Nebiydim.

( آنت نبيا وآدم بين الماء والطين )

Hadis uydurmadır.

 

Devamı>>
Facebook beğen
 
 
23.09.2007 Tarihinden BeriToplam 105640 ziyaretçiKişi zİyaret Etti
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol